EKO-FİNANS

Helal Eko-Finans, İslam’a uygun bir finansal yönetim anlayışını temsil eder. Bu yönetim kabiliyeti, katılımın finans sistemi yöntemleri ve katılım endeksine uygun hisse senetlerini katılım finans okur-yazarlığınızı arttırarak gerçekleştirmenize katkı sağlar.

Katılım finans kurumları, İslami prensiplere uygun olarak faaliyet gösteren finansal kuruluşlardır. Bu kurumlar, faizsiz finans kurallarını benimseyerek çeşitli hizmetler sunmaktadır. Helal Finans Yönetimi modelinde bireyler ve işletmeler, faizsiz krediler, faizsiz mevduat hesapları ve diğer faizsiz finansman araçları ile finansal ihtiyaçları karşılayabilirler.

Katılım Endeksi’ne uygun hisse senetleri, şirketlerin İslami prensiplere uygun bir şekilde iş yapmalarını ve faaliyet göstermelerini yansıtan bir endekstir. Bu endekse dahil olan şirketler, faizsiz finans prensiplerine uygun olmalarının yanı sıra, helal gıda, sağlık, teknoloji ve diğer sektörlerde faaliyet gösterebilmektedirler. Bu hisse senetleri, yatırımcılara İslami prensiplere  uygun olarak portföy oluşturma imkanı sunabilirler.

Helal Eko-Finans modeli, bireylerin işletmelerin Katılım Finans Kurumları ve Katılım Endeksi’ne uygun hisse senetleri hakkında bilgi edinmelerine, bu araçları kullanmalarına ve finansal hedeflerine ulaşmalarına yardımcı olabilir. Eğitim programları, seminerler ve diğer bilinçlendirme faaliyetleri, toplumun genelinde  Helal Eko-Finans okur-yazarlığını geliştirmeye yönelik bir temel oluşturabilir.

Bu model, sürdürülebilir, etik ve İslami prensiplere  uygun bir finansal sistemi benimsemeyi teşvik ederek hem bireylerin hem de işletmelerin  finansal başarılarını helal dairede kalarak destekleyebilir.

Faiz; borç verilen paranın, zaman değeri  üzerinden alınan fazlalıktır.

İslam, insanlığa, güçlünün zayıf üzerinde hakimiyet kuramayacağı, sömürüye dayanmayan, şeffaf, adil bir bütüncül iktisadi sistem önermektedir. Bu bağlamda, faiz, toplumun yapısını tehdit eden bir sömürü aracıdır.

Faizsizlik ilkesi, helal kazanç yollarını teşvik etmek ve toplumsal adaleti kurmak amacıyla, islam iktisadının temelini oluşturmaktadır.

Faizsiz finans anlayışı, insanlar arasında ekonomik dengeyi sağlayarak, dürüst ticaretin ve toplumsal adaletin güçlenmesine katkıda bulunur.

Uygulamada, faizsizlik ilkesine  göre, finansal faaliyetler; fon toplamada , kar-zarar katılma esasına göre, sabit bir getiri taahhüt etmemek prensibiyle toplanır. Kaynak ihtiyacı ise , nakit finansman yerine varlığa dayalılık esasıyla, ihtiyaç duyulan malı veya eşyayı, satıcıdan alarak, talep edene vadeli bir şekilde satmak üzere, fon kullandırarak gerçekleştirir. Proje bazında ortaklıklar oluşturarak da, kaynak sağlamaya aracılık edilir. 

Katılım finans kurumlarının  “Faizsizlik İlkesi”ne dayalı; murabaha, mudarebe, tekafül, sukuk, teverruk, istisna, selem, leasing gibi ürünleri kullanarak, ve borsa yatırımlarında katılım endeksine  uygun olarak, finansal işlemlerinizi yapabilirsiniz. Bu işlemler ile ilgili sonraki videolarda ayrıntılı bilgi vereceğiz.

      İslam’ın ekonomik prensipleri, faiz yasağının yanı sıra, Garar ve cehaletin de yasaklandığı temel ilkeleri içermektedir. Garar, belirsizlik, tehlike, şans veya risk anlamlarını taşıyan bir kavramdır ve genellikle müşterinin hileli bir şekilde mağdur edilmesini ifade eder. Cehalet ise bir malın satışında cinsinin, fiyatının ve miktarının bilinmeden alınması durumunu anlatır.

İktisadi sözleşmelerin konusuyla ilgili belirsizliğe,  Garar,bilinmezliği ise Cehalet terimiyle ifade edilir.Bu çerçevede iktisadi sözleşmeler bu terimlerin anlamları üzerinden yazılması gerekir.

Katılım Finansında, şeffaflık, finansal işlemlerdeki belirsizlikleri ortadan kaldırarak taraflar arasındaki anlaşmazlıkları, haksızlıkları ve mağduriyetleri engelleyen bir ilkedir. Bu ilke, daha açık ve anlaşılır sözleşmelerin oluşturulmasını sağlayarak, adil bir düzenin temelini atar.

Şeffaflık, bireylerin ve kurumların finansal dünyada daha bilinçli adımlar atmalarına yardımcı olur. Finansal kararları anlaşılır ve güvenilir kılarak herkesin ekonomik dünyada sağlam adımlar atmasına olanak tanır. Bu ilke, finansal geleceğimizi inşa ederken bize rehberlik eder ve güçlü bir kaynak olarak finans dünyasında bilinçli ve güvenli bir şekilde ilerlememize katkı sağlar.

Katılım finans işlemlerinin hukuki, ahlaki ve dini açıdan geçerli ve uygun olmasını ifade eder.Katılım finansında meşruiyet ilkesi, iki temel unsuru kapsamaktadır:

Hukuki meşruiyet ve Dini Meşruiyet;

Hukuki meşruiyet: Katılım finans işlemleri yürürlükteki hukuk kurallarına uygun olması gerekir. Bu işlemleri yürüten katılım finans kuruluşlarının faaliyetlerini ilgili kanun ve yönetmeliklere uygun olarak yürütmesi anlamına gelir.

Dini meşruiyet: Katılım finans işlemlerinin İslam hukukunun temel prensiplerine uygun olması gerekir. Bu, katılım finans işlemlerinin faiz, garar, kumar, spekülasyon gibi İslam hukukunda yasaklanan unsurlardan uzak olması anlamına gelir.

Meşruiyet ilkesi, katılım finans sisteminin adil ve hakkaniyetli bir şekilde işlemesini sağlamaktadır. Bu ilke sayesinde, katılım finans kuruluşları ve müşteriler, güvenilir ve şeffaf bir ortamda finansal işlemler gerçekleştirebilmektedir.

Katılım finans işlemlerinde, risk ve kazancın taraflar arasında adil bir şekilde paylaşılması gerektiğini ifade etmektedir.

Örneğin, bir katılım finans kuruluşu, müşterisine bir işletmeye ortaklık yoluyla finansman sağlıyorsa, işletme başarılı olursa, müşteri ve katılım finans kuruluşu birlikte kâr elde etmektedir. İşletme başarısız olursa, müşteri ve katılım finans kuruluşu birlikte zarar etmektedir. Bu şekilde, risk ve kazanç, taraflar arasında adil bir şekilde paylaşılmış olur.

Risk ve kar paylaşımı ilkesi, katılım finans kuruluşları ve müşterileri, riskleri ve kazançları daha dikkatli bir şekilde yönetmeye teşvik eder. Bu ilke sayesinde, riskleri daha iyi yöneterek olası zararları en aza indirebilirsiniz.

Katılım finans işlemlerinde, finansman sağlanan varlığın, varlığını ve değerini esas aldığını ifade etmektedir.Bu ilke sayesinde, katılım finans kuruluşları ve müşteriler, finansal işlemlerin varlığa dayalı olduğundan emin olmaktadır.

Sonuç olarak, varlığa dayalılık ilkesi, katılım finans sisteminin gerçek ekonomik temelini oluşturmaktadır. Bu ilke sayesinde, katılım finans sistemi, adil, hakkaniyetli ve sürdürülebilir bir şekilde işlemektedir.

Spekülasyon yasağı ilkesi, ticaretin sürdürülebilir akışını sağlamak amacıyla geliştirilmiş bir prensiptir. Bu ilke, pazarda güçlü olanın güçsüzü speküle ederek tekelleşmeyi önlemeyi ve küçük işletmelerin dayanma şansını artırarak piyasadaki dengeleri korumayı hedefler. Küçük esnaf ve işletmeleri destekleyerek, sübvansiyonlar aracılığıyla pazarda varlıklarını sürdürmelerini sağlamak, piyasanın çeşitliliğini ve rekabeti koruyarak devletin istikrarını ve halkın refahını güvence altına almaktadır. Bu ilke olmadan, tekelleşme ve piyasa sorunları kaçınılmaz olacaktır; bu da devletin ve toplumun genel refahını olumsuz yönde etkileyecektir.

Katılım bankaları, özel ve cari katılma hesapları yoluyla fon toplamak ve topladığı fonları faizsiz finans prensiplerine uygun yöntemlerle kullandırmak üzere faaliyet gösteren bankalardır. Katılım bankaları ve konvansiyonel bankaların farkları, en önemli farkı faizdir. Bunun yanında katılım bankaları risk paylaşımı esasıyla çalışırken konvansiyonel bankalar riski satın alma esasıyla çalışırlar, ayrıca katılma bankalarında varlığa dayalı işlemler gerçekleşirken konvansiyonel bankacılıkta varlığa dayalılık şartı bulunmamaktadır.

Vekalet, bir kişinin başka bir kişiye kendi adına iş yapabilmesi için verdiği yetkidir. Kişinin kendi rızasıyla başkasını kendi yerine koyması olarak da adlandırılır. Bu uygulama katılım bankalarında sıkça kullanılan bir işlemdir. Örneğin; Murabaha işlemlerinde vekalet sistemi genellikle şu şekilde işler:
  1. Müşteri Talebi: Bir müşteri, belirli bir malı satın almak istediğinde, katılım bankası veya finans kurumu ile bir murabaha işlemi yapmak istediğini belirtir.
  2. Vekalet Verme: Müşteri, belirli bir katılım bankasına veya finans kurumuna vekalet verir. Bu vekalet, müşterinin adına belirli bir malı satın almak veya satmak için kullanılır. Müşteri, bankaya veya kuruma vekalet vererek, belirli bir malın satın alınması için gerekli olan tüm işlemleri banka veya finans kurumunun yapmasına izin verir.
  3. Satın Alma Süreci: Banka veya finans kurumu, müşterinin isteği doğrultusunda belirli bir malı satın alır. Bu mal, genellikle müşterinin talebi ve tercihleri doğrultusunda belirlenir.
  4. Yeniden Satış: Banka veya finans kurumu, satın aldığı malı müşteriye yeniden satar. Bu satış işlemi, müşteri ile banka veya finans kurumu arasında belirlenen bir fiyat üzerinden gerçekleşir. Fiyat, satın alma maliyeti ve kar payını içerir.
  5. Ödeme Planı: Müşteri, bankaya veya finans kurumuna belirlenen bir ödeme planı çerçevesinde malın maliyetini ve kar payını öder. Bu ödeme planı genellikle taksitler halinde olabilir.
Murabaha işlemlerinde vekalet sistemi, müşterinin bir malı satın almak için bankaya veya finans kurumuna vekalet vermesini ve bu kurumun müşterinin adına işlem yapmasını içerir. Bu şekilde, müşteri faizsiz ve İslami prensiplere uygun bir şekilde mal edinmiş olur.<

Kâr ve zarara katılma hesapları, katılım bankalarına yatırılan fonların bu kurumlarca kullandırılmasından doğacak kâr ve zarara katılma sonucunu veren karşılığında hesap sahibine önceden belirlenmiş herhangi bir getiri ödenmeyen ve anaparanın geri ödenmesi garanti edilmeyen fonların oluşturduğu hesaplardır. Katılma hesapları mudarebe esas alınarak açılan hesaplardır. Bu hesaplara para yatıran müşteriler, katılım bankası ile kâr-zarar ortaklığı yapmış olurlar ve başlangıçta belirlenen kâr paylaşım oranına göre, elde edilen kârı paylaşırlar.

Özel cari hesaplar, katılım bankalarınca, sunulan bir hesap türüdür. İstenildiğinde kısmen veya tamamen geri çekilebilme özelliği taşıyan ve karşılığında hesap sahibine herhangi bir getiri ödenmeyen fonların oluşturduğu bu hesaplar, Türk parası veya döviz cinsinden olabildiği gibi, gerçek veya tüzel kişi adına da açılabilirler. Bu hesaplarda herhangi bir limit söz konusu değildir.

Bu hesaplar Altın alım-satımı için açılan ve kişinin birikimlerini değerlendirmesi için kullanabileceği hesaplardır.

Bu hesaplar Gümüş alım-satımı için açılan ve kişinin birikimlerini değerlendirmesi için kullanabileceği hesaplardır.

Bu hesaplar Platin alım-satımı için açılan ve kişinin birikimlerini değerlendirmesi için kullanabileceği hesaplardır.

Kâr beyanı ile satımdır. Günümüz katılım bankacılığı uygulamalarında müşterinin talimatı ve satın alma vaadi ile bir malın katılım bankası tarafından ilk satıcıdan, müşterisine verdiği vekaletle genellikle peşin alınıp üzerine belirli bir kâr ilave edilerek müşteriye vadeli olarak satılması esasına dayanan işlem seti ya da bu işlem setindeki nihai alım satım akdidir. Buna finansal alım-satım da denmektedir. Katılım bankacılığının en önemli fon kullandırma yöntemlerinden biridir.

Emek-sermaye ortaklığıdır. Bir tarafın sermaye, diğer tarafın emek ortaya koyup işletmeyi üstlenmesiyle kurulan ve elde edilen kâr paylaşması esasına dayanan ortaklık türüdür. Katılım bankalarının kullandığı bir fon toplama ve fon kullandırma enstrümanıdır. Katılım bankalarının fon toplama enstrümanları arasında, mudarebe katılım hesapları en büyük paya sahiptir. Mudarebe işleminde fon fazlası olan taraf elindeki fon fazlasını belli bir vadede değerlendirmesi için fon toplayan katılım bankası mudarebe havuzlarına yatırmaktadır. Paylaşım oranı iki taraf arasında önceden anlaşmayla belirlenmektedir. Havuzlarda biriken bu fonlar farklı yatırımlara yönlendirilmekte ve bu yatırımlardan elde edilen kâr miktarları ilgili havuzlara aktarılarak banka paylaşım oranı doğrultusunda sermaye sahibine düşen kâr miktarı ödenmektedir. Ayrıca fon kullandırım tarafında da bir finansman enstrümanı olarak kullanılmaktadır.

Sermaye ortaklığı veya kâr-zarar ortaklığı olarak da bilinen müşareke, iki veya daha fazla şahsın belirli bir miktar sermaye koyarak, birlikte iş yapmak ve meydana gelecek kâr veya zararı paylaşmak üzere kurdukları ortaklıktır. Katılım bankacılığında bir fon kullandırma yöntemi olarak kullanılan müşareke, bazı proje finansmanlarında katılım bankasının söz konusu projeye ortak olması yoluyla gerçekleşmektedir. Ancak bankaların kuruluş ve uzmanlık alanı işletmecilik olmadığından işletmenin yönetiminde doğrudan rol almak yerine, yönetimi proje alanında uzmanlığı olan diğer tarafa bırakırlar. Bu tür bir finansman yönteminde katılım bankası, projenin zarar etme riskini ya da proje ortaklarından kaynaklanacak sorunları da üstlenmekte ancak bununla birlikte hem yüksek getiri sağlama imkânı elde etmiş hem de ülke ekonomisine ve istihdama doğrudan katkı sağlamış olmaktadır.

Bir varlığın menfaatinin, belli bir süre için, kira bedelini ödemeyi üstlenen tarafa temlik edilmesini sağlayan sözleşme türüdür. Katılım bankacılığında İcare, kiralama, alt kiralama, hizmet finansmanı, kasa kiralama ve kiraya dayalı bankacılık hizmetleri gibi ürün ve hizmetlerde kullanılmaktadır.

Nakit ihtiyacı duyan bir firmanın ya da şahsın henüz üretmediği standart bir malı ileri bir vadede teslim etmek üzere peşin bir bedelle satmasına selem denilir. Katılım bankacılığı ürünleri arasında bulunan selem, hâlihazırda yayın olarak kullanılmamakla birlikte özellikle tarım ürünlerinin finansmanında kullanılabilecek bir yöntemdir.

Eser sözleşmesi de denilen istisna, belirli bir ücret karşılığında nitelikleri belirlenmiş bir eseri imal etmek üzere yapılan sözleşmeleri ifade eder. İstisna akdi yapım/imal gerektiren ürünleri konu alır. Bu sözleşmelerde yapılacak ürünün niteliklerinin, miktarının, işin ve bedelinin vadesinin belirlenmesi gerekir. Yarım kalmış kooperatiflerin tamamlanmasında, toplu konutların finansmanında, müteahhitlik işlerinde, araç, gemi, uçak gibi büyük yapı işlerinin finansmanında katılım bankaları istisna akdinden faydalanabilmektedir.

Bir tür finansal sertifika, yatırım sertifikadır. Her türlü varlık ve/veya hakkın finansmanını sağlamak amacıyla ihraç edilen ve sahiplerinin bu varlık ve/veya haktan elde edilen gelirlerden payları oranında hak sahibi olmalarını sağlayan menkul kıymet türüdür. Gelir, faizsiz bankacılık prensiplerine uygun olan varlıklardan elde edilir (örneğin, gayrimenkulün kiralanması).

Sukuk bir şeyin başka birine kiralanmasından oluşmaktadır. Burada faize düşmemek için kiralanacak olan şeyin somut olarak var olması gerekir. Bir mülkiyet hakkı doğmuş olması gerekmektedir ki sukukta bu mülkiyet hakkı kiralanmaktadır.

Sukuk genel olarak üç temel kullanım alanına sahiptir. Proje endeksli sukuklarda, yapılması planlanan bir projenin finansmanını sağlaması için sukuk ihraç edilmektedir.

Varlık endeksli sukuklarda, firmaların sahip oldukları varlıklardan elde edecekleri kazanç hakkının yatırımcılara satılması ile fon elde edilmektedir.

Bilanço endeksli sukuklarda birden fazla projeye birden fon temin etmek için sukuk ihraç edilmektedir.

Murabaha, bir malın maliyetine önceden üzerinde anlaşılmış miktar kadar kâr ilave edilerek yapılan satış işlemi olarak tanımlanmaktadır. Bu sukuk türünde sertifika ihraç eden taraf emtia murabahası satıcısı, murabaha alan emtianın alıcısı ve fon da emtianın satın alma maliyetidir. Sertifika sahipleri murabaha emtiasına sahip olurlar ve emtianın tekrar satışında nihai satış fiyatı hakkına sahiptirler. Murabaha temelli sukukun hukuki olarak geçerli olması için sadece birincil piyasada işlem görmesi gerekir

Müşareke Sukuk, ortaklık sözleşmesine dayalı mevcut bir işin finansmanını geliştirmek veya yeni bir projeyi tesis etmek için kullanılır. Sertifikayı elinde bulunduranlar hisseleri oranında projenin veya faaliyetin sahibi olurlar. Her ne kadar bu sertifikalara sahip olunmasıyla likit olmayan varlıklar üzerinde mülkiyet doğsa da Müşareke tahvilleri ikincil piyasada alınıp satılabildiğinden, likit özelliğe sahiptir. Bir başka deyişle Müşareke sertifikaları ciro edilebilir enstrüman olarak işlem görür ve ikincil piyasalarda alınıp satılabilir.

Mudarebe, her türlü girişime kâr-zarar ortaklığı kapsamında yönetim desteği vererek özsermaye temin edilmesi olup, bu açıdan risk sermayesine benzer bir yapı çizmektedir. Mudarebe (Emek-sermaye ortaklığı) sukuk, bir bankanın girişimciye sağlayacağı finansman desteğine fon bulabilmek amacıyla sertifika çıkarma yoluna gitmesi halinde, çıkarılan sertifikalara verilen isimdir. Buna göre mudarebe banka ile girişimci arasında yapılan bir kar ortaklığı anlaşmasıdır. Sertifikaların satışı sonunda sağlanan fonun girişimciye aktarılması karşılığında da banka girişimcinin yürüttüğü profesyonel faaliyetten kaynaklanan kâra önceden anlaşılmış oranlarda ortaklık hakkı elde etmektedir. Öte yandan, zaman içinde sukuka konu olan varlığın piyasa değerinde bir artış olması halinde sukuk sahibinin herhangi bir hakkı bulunmamaktadır

İcare (Ijarah)(Leasing, Kira finansmanı)sukuk, bir kira anlaşmasıdır ve icare anlaşması ile konu edilen gayrimenkulün intifa (kullanım) hakkı mal sahibinden kontrat sahibine geçmektedir. Buradaki icare kelimesi ise, mal sahibine ödenen kira anlamı taşımaktadır. Büyük ölçüde finansal kiralama olarak bildiğimiz leasinge benzeyen icare sukuk, kiracıya kiralama periyodu sonunda kiralanan varlığı alma hakkı da tanımaktadır. Ancak icare sukuk sahipleri, varlığın mülkiyet hakkının yanında varlıktan kira alma hakkına da sahip olabilmektedirler. İcare sukuk ciro edilebilmekte ve ikincil piyasalarda işlem görebilmekte, hatta kiralanan varlığın kaza veya afet sonucunda kullanılamaz hale gelmesi halinde kiracı icare kontratını iptal edebilmektedir. Fakat günümüzdeki uygulamalarda kiralanan varlık bu gibi durumlara karşı sigortalanmaktadır.

Selem (future sale) kapsamındaki işlemlerde malın fiyatı spot piyasada ödenir, ancak teslim edilmesi belli bir süre sonra gerçekleşir. Yapılan anlaşmalarla ticaretin konusu, fiyatı ve teslim tarihi tam olarak belirlenir. Mal zamanında teslim edilmezse alıcı ödemesini geri alır ya da mal teslim edilinceye kadar beklemeyi tercih edebilir. Salam (selem) sukuk, türev ürünlerinden forward uygulamasına benzemektedir. Salam sukuk sözleşmesine göre, bir satıcı belirli bir malı ileride belirlenen bir tarihte teslim edeceğini taahhüt etmekte ve bedelini peşin olarak almaktadır. Ancak forward, gerçekte bir belirsizlik içerdiği ve belirsizlik faiz doğurduğu için İslam dininde yasaklanmıştır. Bu nedenle sukuka konu olan malın bedelinin tamamının önceden ödenmesi, malın teslim tarihinin sabit olması ve malın vadesi gelmeden ikinci bir satışının yapılamaması gibi koşullar getirilerek belirsizliğin ortadan kaldırılması yoluna gidilmiştir.

İstisna sukuku, henüz üretilmemiş ürünlerin imali için gerekli olan fonları temin etmek maksadıyla ihraç edilen eşit değerdeki sertifikalardır. Sertifikayı ihraç eden taraf varlığın satıcısı, yani üretici olurken, sertifika sahipleri de üretilecek malın sahipleridir. Ayrıca, varlık üretimini üstlenen tarafın ilgili işi farklı bir fiyattan alt yükleniciye devredebilmesi mümkün olabilmektedir.

Sukuk, ilgili varlık üzerinde ortaklık hakkı sağlarken hisse senedi ise tüm varlıklar üzerinde bir ortaklık ve sahiplik hakkı tanır. Sukuka konu olan varlığın ve bu varlıktan elde edilen gelirin İslam hukuku kurallarına uygun olması zorunluluğu hisse senedi için değildir. Sukuku hisse senedinden ayıran temel kriter; sukukun İslam’da yasak olan faizi içermemiş olması ve aşırı belirsizliğe sahip olmamasıdır. Hisse senedi bir borç yükümlülüğünü, sukuk ise varlıklar üzerindeki mülkiyet hakkını temsil eder. Dolayısıyla hisse sebedinin satılması borcun satılmasını, sukukun satılması ise varlık payının satılmasını ifade eder.

Geleneksel tahviller borca dayalı bir enstrüman iken, İslami bir tahvil olan sukuk varlığa dayalı finansman sağlamaktadır. Sukuk bir varlığa sahip olmayı veya ondan yararlanma hakkini göstermektedir. Sukukta yer alan hak-iddia sadece nakit akısı hakkı değil aynı zamanda mülkiyet hakkıdır. Bu, sukuku geleneksel bonolardan farklılaştırmaktadır. Geleneksel bonolar faiz taşıyan menkul kıymetlerden oluşurken, sukuklar temel olarak varlık sepetinde sahiplik hakkından oluşan yatırım sertifikalarıdır.

Sukuk ihracı, varlığa dayalı menkul kıymet (VDMK) ihracına oldukça benzemektedir. Her ikisinde de finansman ihtiyacı olan bir kaynak kuruluş, ihraç sürecini yürüten özel amaçlı finansal bir kuruluş ve getiri elde etmek isteyen yatırıcımlar vardır. VDMK ihracında kaynak kuruluş alacaklarını özel amaçlı kuruluşa devretmektedir. Diğer yandan özel amaçlı kuruluş bu alacaklara dayalı VDMK ihraç ederek yatırımcılardan fon sağlamakta ve elde ettiği fonu kaynak kuruluşa aktarmaktadır. Kaynak kuruluş belirli vadelerde anapara ve faiz ödemelerini yaparken özel amaçlı kuruluş da yatırımcılara geri ödemeleri yapmaktadır. Sukuk ihracının yukarıdaki süreçten farkı, kaynak kuruluşun alacakları yerine gayrimenkul gibi maddi bir varlığını özel amaçlı kuruluşa devretmesi ve ikinci kısımdaki faiz ödemeleri yerine dönemsel kira ödemelerini yapmasıdır.

Benzerlikleri; Reel ekonomi içinde ve Proje bazlı olurlar. Somut nitelikte olan büyük altyapı ve üstyapı projelerinde kullanırlar. Farklılıkları: Devletçe taahhüt edilen enflasyon oranının üzerinde gelir sağlama garantisi/riski mevcuttur. Eğer enflasyon ve faiz oranları düşürülmezse, senet satın alanlara taahhüt edilen reel gelirin gerçekleştirilebilmesi için, bu hizmetlerin (köprü, elektrik…) fiyatlarına zam yapılması gerekmektedir.

Katılım Fonları, yatırımlarını faiz kazancı sağlamayan yatırım araçlarında değerlendirmeyi tercih eden yatırımcılar için geliştirilmiş olan yatırım fonlarıdır. Katılım Fonu portföylerinin tamamı katılma hesapları, ortaklık payları, kira sertifikaları, altın ve diğer kıymetli madenler ve Sermaye Piyasası tarafından uygun görülen ve faize dayalı olmayan diğer sermaye piyasası araçlarını içerir.

Bireysel Emeklilik Sistemi (BES), mevcut kamu sosyal güvenlik sistemine ek olarak bireylere emeklilik döneminde gelir sağlamayı amaçlayan özel bir tasarruf sistemidir. Tamamen gönüllü katılım esasına dayalı bu sistem, devlet tarafından devlet katkısı ile de desteklenir. Buradaki amaç, kişilerin hayat standartlarını emeklilik dönemlerinde de sürdürebilmeleri için düzenli birikim yapmalarını sağlamaktır. 18 yaşını tamamlamış her birey, dâhil olabileceği bu sistemde en az 10 yıl bulunmak koşuluyla, 56 yaşını tamamladıktan sonra emekliliğe hak kazanır. Bireysel emeklilik sistemine herhangi bir sosyal güvenlik sistemine dâhil olmayanlar da katılabilir.

Katılım bankacılığı prensiplerine uygun olarak yatırımcıya sunulan hisse senetlerini, katılım hisse senetleri olarak tanımlayabiliriz. Hisse senedi, ihraç eden şirketin bir kısmının mülkiyetini temsil eden bir menkul kıymettir ve pay ortaklığını ifade eder. Birçok bireysel yatırımcının portföyünün temelini oluşturan hisse senetleri halka açık şirketler tarafından piyasaya sürülür, borsalarda alınıp satılır. Hisse senedi piyasasında işlem yapan yatırımcıların bir kısmı elde ettiği gelirlerin İslami prensiplere uygun olmasını ister. Bu hassasiyete sahip yatırımcıların sağlamış oldukları finansman, katılım bankacılığı prensiplerine uygun olarak faaliyet gösteren firmalardan oluşan katılım endekslerinde değerlendirilir.

Katılım bankalarında sukuk adı altındadır. Sukukun tanımı; Bir tür finansal sertifika, yatırım sertifikadır. Her türlü varlık ve/veya hakkın finansmanını sağlamak amacıyla ihraç edilen ve sahiplerinin bu varlık ve/veya haktan elde edilen gelirlerden payları oranında hak sahibi olmalarını sağlayan menkul kıymet türüdür. Gelir, faizsiz bankacılık prensiplerine uygun olan varlıklardan elde edilir (örneğin, gayrimenkulün kiralanması).

Fon katılım serbest fon olması dolayısıyla, yatırım öngörüsü doğrultusunda faize dayalı olmayan yerli ve yabancı kamu ve özel sektör TL hem de döviz cinsi para ve sermaye piyasası araçlarına, kira sertifikası (SUKUK)’na, katılma hesaplarına, Danışma Komitesinin icazet verdiği ortaklık paylarına, altın, gümüş ve diğer kıymetli madenler ile taraf olunacak sözleşmelere yatırım yaparak sermaye kazancı sağlamak ve portföy değerini artırmayı amaçlamaktadır.

Fon’un yatırım stratejisi çerçevesinde, Fon toplam değerinin en az %80’i devamlı olarak altına ve altına dayalı sermaye piyasası araçlarına, en fazla % 20’ si ise kira sertifikaları, katılma hesapları, Ziraat Portföy Katım Endeksinde yer alan ortaklık payları ile Danışma Kurulunun icazet verdiği ortaklık payları ve altın ve diğer kıymetli madenlere yatırılır. Faizsiz yabancı yatırım araçları fon portföyüne dahil edilebilir. Ancak, fon portföyüne dahil edilen yabancı para ve sermaye piyasası araçları fon toplam değerinin %80’i ve fazlası olamaz.

Fon portföyünün devamlı olarak asgari %40’ı, Borsa İstanbul’da işlem görmesi şartıyla, T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından ihraç edilen kira sertifikalarından ve asgari %10’u Borsa İstanbul A.Ş. tarafından hesaplanan katılım endekslerindeki paylardan; geriye kalan kısmı ise değişen piyasa koşullarına göre izahnamenin 2.4. maddesinde belirtilen sınırlamalar doğrultusunda faize dayalı olmayan diğer varlıklardan oluşur.

Albaraka Türk Katılım Bankası olarak, Türkiye’de faizsiz bankacılığa öncülük ederek 1984’te kurulduk ve 1985’te aktif olarak hizmet vermeye başlamıştır. Ortadoğu’nun güçlü sermaye gruplarından olan Albaraka Grubu B.S.C., İslam Kalkınma Bankası (IDB) ile Türk ekonomisine yarım yüzyıldan fazla hizmet veren yerli bir sanayi grubunun öncülüğünde kurulan bir katılım bankası olarak, Türkiye’deki faaliyetlerini 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’na uygun olarak sürdürmektedir. 

Millî mücadele yıllarının ardından, genç Türkiye Cumhuriyeti’nin imarını üstlenmek, inşaat teşebbüslerine destek olmak ve yetimlerin hakkını korumak amacıyla 1926 yılında Mustafa Kemal Atatürk’ün imzasıyla Emlak ve Eytam Bankası adıyla kuruldu. Kuruluşunun ilk yıllarında Yeni Meclis binası, Türk Ocağı binası ve Merkez Bankası binası gibi Birinci Ulusal Mimarlık Dönemi’nin en seçkin örnekleri arasında gösterilen projeleri üstlendi. Ülkemizin ilk konut projesi Bahçelievler Konutları’nın yapımını gerçekleştiren banka, bu projede kullandığı sistemle konut kredisi finansman modelinin ilk örneğini de ortaya koymuş oldu. Daha sonra yurdun dört bir yanında hayata geçirilen Saracoğlu Mahallesi, Levent Konutları, Koşuyolu Mahallesi ve diğer sembol yapılarla ülkenin imarına ve gelişimine büyük katkı sağladı. Yıllar içerisinde değişen ülke ihtiyaçları sebebiyle birçok kez isim değişikliğine giden banka, Emlak ve Eytam Bankası olarak çıktığı yola, sırasıyla Türkiye Emlak Kredi Bankası ve Türkiye Emlak Bankası isimleriyle devam etmiştir. 2018 yılında bir katılım bankası olarak yeniden hizmet vermesi kararlaştırılan Türkiye Emlak Katılım Bankası, 2019 yılında faaliyet izni almış ve bugün 95 yıllık köklü geçmişi ve alanında uzman bankacılardan oluşan ekibiyle hizmet vermeye devam etmektedir. Türkiye Emlak Katılım Bankası, başta inşaat sektörü olmak üzere ekonomik büyüme ve istihdama katkısı yüksek olan stratejik sektörlere yönelik olarak, üreticilerden tüketicilere uzanan ekonomik döngüde sürdürülebilir ve herkes için erişilebilir finansman modelleri geliştirecektir. Bununla birlikte Türkiye Emlak Katılım Bankası katılım bankacılığına yeni ürün ve hizmet modelleri sunarak katılım bankacılığının büyümesine, sektör payının artmasına önemli katkılar sağlayacağına inanmakta ve bunun için çalışmalar yapmaktadır.

“Temelleri 1937 yılında atılan Hayat Holding olarak hızlı tüketim ürünleri sektöründe Hayat; ağaç bazlı panel sektöründe Kastamonu, liman işletmeciliği sektöründe ise Limaş başta olmak üzere farklı sektörlerde faaliyet gösteren 67 şirketimiz ve 17.000’i aşkın çalışanımızla global bir oyuncuyuz.” Dijital çağın tüm sektörleri etkilediği ve bu sektörler arası geçişkenliği tetiklediği günümüzde, finans sektörüne yatırım yapmaya karar vermiş ve 1.500.000.000 TL sermaye ile Hayat Finans Katılım Bankası kurulmuştur. Holding çatısı altında 17 ülkede ileri teknolojilerle üretilen 49 Türk markasını dünya çapında milyonlarca tüketiciye ulaştırmaktadırlar. Globalleşme vizyonu ve sürdürülebilir büyüme anlayışıyla, Türkiye’de ve dünyada nesiller boyu fayda yaratmak için yatırım yapmaya devam etmektedirler. “25 yıl sonra %100 Türk sermayeli ilk dijital banka!” Sloganıyla Yola çıkmış bir Katılım Bankası’dır. Türkiye’nin şubesiz ilk dijital bankası olan Hayat Finans olarak kesintisiz hizmet anlayışı ve teknolojik altyapısıyla mobil ve internet bankacılığı üzerinden hizmet vereceklerini, Ticari Bankacılık, KOBİ Bankacılığı, Bireysel Bankacılık, Hazine İşlemleri, Yatırım Bankacılığı ve Özel Bankacılık gibi temel bankacılık hizmetlerinin yanı sıra yeni nesil bankacılık hizmetleri sunacaklarını sözlü olarak taahhüt etmektedirler. Doğru teknolojik yatırım hamleleri yaparak dijital bankacılığa yön verecek projelerle insanları hayattan koparmayacak bir deneyim yaşatmak istemektedirler. Güvenilir, yalın, yenilikçi, hızlı, şeffaf yaklaşımla ve teknolojinin tüm gelişmeleri ile finansal ihtiyaçlarınıza çözüm sağlamanın en asli görevleri olduğunu ve İnsanı merkeze alan bakış açısıyla Hayat Finans’ı tercih eden müşterilerini her daim memnun etmek istemektedirler. İş birlikleri ve teknoloji platformlarımızın oluşturduğu dijital ekosistem ile hayatı kesintisiz yaşatan banka olma vizyonunu gerçekleştirmek istemektedirler. “23 Mart 2023’te Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’ndan faaliyet iznimizi aldık. Mobil uygulamamız üzerinden sizlere masrafsız hizmet vermeye başladık. Çok yakında internet bankacılığı üzerinden de hizmet veriyor olacağız.” Olarak halkı bilgilendirme çalışmaları yapmaktadırlar.

Kuveyt Türk, kurulduğu 31 Mart 1989 tarihinden bu yana faizsiz finans alanında faaliyetlerini yürütmektedir. Kuveyt Türk, dinamik kurumsal yönetim anlayışıyla, müşterilerinin hizmetine sunduğu yenilikçi ürünleriyle ve yurt dışı açılımıyla katılım finansın gelişimine katkı sağlamaktadır. Seçkin finansal ürün ve hizmetlerini etkin şekilde tasarruf sahipleriyle ve yatırımcılarla buluşturan Kuveyt Türk, müşteri deneyimi odaklı yaklaşımı, teknoloji-inovasyon çalışmaları ve dijital dönüşüm yolunda attığı adımlarla sektöründeki öncü konumunu sürdürmektedir. Katılım finansta ilk sırada, sektörde 10. Sırada olan Kuveyt Türk, toplanan fonlarda, kullandırılan fonlarda ve aktif büyüklükte katılım finans kuruluşları arasında ilk sırada, tüm bankacılık sektöründe ise 10. sırada yer almaktadır. Ayrıca altın bankacılığında katılım finans kuruluşları arasında ilk sıradaki, tüm bankacılık sektöründe ise üçüncü sıradaki yerini korumaktadır. 

Turgut Aydın Holding Grup’un kurmuş olduğu TOM Bank 31 Mart 2023 itibarıyla BDDK tarafından faaliyet iznini resmi olarak almıştır. Müşterilerine en iyi hizmeti sağlamak için özveriyle çalışmaktadır. Bir dijital katılım bankasıdır.

Türkiye Finans ticari/kurumsal bankacılık ve perakende bankacılık segmentlerinde geniş bir müşteri kitlesine yenilikçi ve katma değeri yüksek ürün, hizmet ve çözümler sunmaktadır. Türkiye Finans; 1991 yılında %100 yerli sermayeli ilk özel finans kurumu olarak kurulan “Anadolu Finans” ile 1985- 2001 yılları arasında “Faisal Finans Kurumu” adıyla katılım bankacılığı hizmeti sunan “Family Finans”ın 2005 yılında güçlerini birleştirmesiyle kurulmuştur. Bu iki kurum, 2005 yılında tek çatı altında birleşerek Türkiye için daha fazla değer yaratmak ve rekabet üstünlüklerini pekiştirmek misyonuyla güç birliğine gitmişlerdir. Anadolu Finans ile Family Finans’ın birleşmesi Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK)’nun 28 Aralık 2005 tarihli kararıyla resmen tescil edilmiş ve 30 Aralık 2005 tarihinde bankanın unvanı “Türkiye Finans Katılım Bankası A.Ş.” olarak değiştirilmiştir. Birleşme katılım bankacılığına yeni bir büyüme ivmesi kazandırmış Türkiye Finans kısa zamanda Türkiye’nin en büyük katılım bankalarından biri olmuştur. Türkiye Finans’ın, Orta Doğu bölgesindeki en büyük sermayeli bankalarından biri olan SNB’nin bünyesine katılması ile yeni ve güçlü bir kurumsal kimliğe kavuşan Türkiye Finans, hedef kitlesi giderek genişleyen katılım bankacılığına yeni bir soluk getirmiştir. Türkiye Finans için en büyük değişim ve atılım dönemi, %60 hissesinin 31 Mart 2008 tarihinde National Commercial Bank (NCB) tarafından satın alınması ile başlamıştır. 11 Ekim 2020 tarihinde National Commercial Bank, Samba Financial Group ile birleşme kararı almış olup 1 Nisan 2021 tarihinde birleşme işlemleri tamamlanarak National Commercial Bank’ın unvanı Saudi National Bank olarak değişmiştir. Saudi National Bank, %67,03 hissesini elinde bulundurduğu Türkiye Finans’ın hâkim ortağıdır. Türkiye Finans: Katılım bankacılığının geleceğe bakan yüzü: Katılım bankacılığı prensipleri doğrultusunda hedeflerini ve büyüme yol haritasını şekillendiren Türkiye Finans, müşteri odaklı bir anlayışla; teknolojik altyapısını, iş süreçlerini ve hizmet yaklaşımını sürekli geliştirme hedefiyle faaliyetlerini sürdürmektedir. Bütünleşik kanal stratejisi doğrultusunda hızlı, kesintisiz ve mükemmel müşteri deneyimiyle hizmetlerini sürekli dijitalleştiren Türkiye Finans, teknoloji yatırımlarına devam ederek dağıtım kanallarında müşterilerine geniş yelpazede işlem ve servis çeşitliliği sunmaktadır. Sürdürülebilir büyüme yolunda emin adımlarla ilerleyen Türkiye Finans, 01.01.2024 tarihi itibarıyla 3,823 çalışanı, 305 şubesi ve etkin alternatif dağıtım kanallarından oluşan güçlü hizmet platformuyla ticari/kurumsal bankacılık ve perakende bankacılık segmentlerinde geniş bir müşteri kitlesine yenilikçi ve katma değeri yüksek ürün, hizmet ve çözümler sunmaktadır.

Katılım bankacılığı özünde “Faizsizlik Prensibi” ile bankacılık faaliyetlerini gerçekleştiren, bu kapsamda fon toplama, fon kullandırma ve diğer bankacılık işlemlerini Faizsiz Bankacılık İlke ve Standartları ile Faizsiz Bankacılık Danışma Komitesi kararlarına uygun biçimde yürüten finansal sistem ve kurumları ifade etmektedir. Katılım bankacılığı faaliyetlerinde; Emek-Sermaye Ortaklığı (Mudarebe), Sermaye Ortaklığı (Müşareke), Tüketim Ödüncü (Karz), Yatırım Vekaleti, Finansal Alım Satım (Murabaha), Kiralama (İcâre), Kefâlet vb. akitlere istinaden Faizsiz Bankacılık Prensiplerine riayet edilerek bankacılık işlemleri gerçekleştirilir. Resmi Gazetede yayımlanan Bankaların Kredi İşlemlerine İlişkin Yönetmelik’in Katılım Bankalarının Fon Kullandırma Yöntemleri başlığı dâhilinde Satım Yöntemleri, Kiralama Yöntemleri, Ortaklık Yöntemleri, Vekâlet Yöntemleri ve Diğer Yöntemler (Karşılıksız Ödünç (Karz-ı Hasen), Kefalet, Garanti, Vaat, Ödül Vaadi (Cuâle) türleri ile Kurulca belirlenecek diğer yöntemler) Katılım Bankacılığı kapsamında sunulabilecek hizmetler olarak belirlenmiştir.

Ziraat Katılım, katılım bankacılığı prensiplerine uygun ürünleri ve alternatif dağıtım kanalları ile her zaman müşterilerinin yanındadır. Müşterilerini her koşulda dinleyen ve onlara özgü çözümler sunmayı kendisine temel felsefe edinen Ziraat Katılım, yalnızca müşterileri ve hissedarları için değil, topluma ve tüm paydaşlarına değer katacak çalışmalarda bulunmak için faaliyet göstermektedir.

“Temelleri 1937 yılında atılan Hayat Holding olarak hızlı tüketim ürünleri sektöründe Hayat; ağaç bazlı panel sektöründe Kastamonu, liman işletmeciliği sektöründe ise Limaş başta olmak üzere farklı sektörlerde faaliyet gösteren 67 şirketimiz ve 17.000’i aşkın çalışanımızla global bir oyuncuyuz.” Dijital çağın tüm sektörleri etkilediği ve bu sektörler arası geçişkenliği tetiklediği günümüzde, finans sektörüne yatırım yapmaya karar vermiş ve 1.500.000.000 TL sermaye ile Hayat Finans Katılım Bankası kurulmuştur. Holding çatısı altında 17 ülkede ileri teknolojilerle üretilen 49 Türk markasını dünya çapında milyonlarca tüketiciye ulaştırmaktadırlar. Globalleşme vizyonu ve sürdürülebilir büyüme anlayışıyla, Türkiye’de ve dünyada nesiller boyu fayda yaratmak için yatırım yapmaya devam etmektedirler. “25 yıl sonra %100 Türk sermayeli ilk dijital banka!” Sloganıyla Yola çıkmış bir Katılım Bankası’dır. Türkiye’nin şubesiz ilk dijital bankası olan Hayat Finans olarak kesintisiz hizmet anlayışı ve teknolojik altyapısıyla mobil ve internet bankacılığı üzerinden hizmet vereceklerini, Ticari Bankacılık, KOBİ Bankacılığı, Bireysel Bankacılık, Hazine İşlemleri, Yatırım Bankacılığı ve Özel Bankacılık gibi temel bankacılık hizmetlerinin yanı sıra yeni nesil bankacılık hizmetleri sunacaklarını sözlü olarak taahhüt etmektedirler. Doğru teknolojik yatırım hamleleri yaparak dijital bankacılığa yön verecek projelerle insanları hayattan koparmayacak bir deneyim yaşatmak istemektedirler. Güvenilir, yalın, yenilikçi, hızlı, şeffaf yaklaşımla ve teknolojinin tüm gelişmeleri ile finansal ihtiyaçlarınıza çözüm sağlamanın en asli görevleri olduğunu ve İnsanı merkeze alan bakış açısıyla Hayat Finans’ı tercih eden müşterilerini her daim memnun etmek istemektedirler. İş birlikleri ve teknoloji platformlarımızın oluşturduğu dijital ekosistem ile hayatı kesintisiz yaşatan banka olma vizyonunu gerçekleştirmek istemektedirler. “23 Mart 2023’te Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’ndan faaliyet iznimizi aldık. Mobil uygulamamız üzerinden sizlere masrafsız hizmet vermeye başladık. Çok yakında internet bankacılığı üzerinden de hizmet veriyor olacağız.” Olarak halkı bilgilendirme çalışmaları yapmaktadırlar.

Turgut Aydın Holding Grup’un kurmuş olduğu TOM Bank 31 Mart 2023 itibarıyla BDDK tarafından faaliyet iznini resmi olarak almıştır. Müşterilerine en iyi hizmeti sağlamak için özveriyle çalışmaktadır. Bir dijital katılım bankasıdır.

İslami ekonomide üretim ve tüketim araçlarında özel mülkiyet hakkı vardır. Kişisel kazanç ve girişim özgürlüğünün teşvik edildiği serbest bir piyasa ekonomisi vardır. Ticaret belli sınırlar içerisinde serbesttir. Ücret, işe ya da beceriye göre serbest piyasa şartlarında karşılıklı rızayla oluşur. Rekabet, “mü’min mü’minin kardeşidir” ilkesinin sonucu olarak sınırlandırılmıştır. Bunun için ahilik gibi esnaf örgütleri kurulmuştur.

İslam’da faiz yerine kullanılan kişinin varlıklarını değerlendirmesini sağlayan sistem ve yollar vardır. Bu sistem ve yollar faiz değil kâr payı üzerine kurulmuştur ve kişilerin karşılıklı ticaret anlayışına göre şekillenir. Kâr paylaşımı ise farklı sistemlerde farklı oran ve türlerde olabilr. Bunlardan en çok bilinen ve halk arasında ismi bilinmese de aynı yöntemle kullanılan Müşareke ve Mudarebe sistemleri vardır. Müşareke sisteminde; kâr zarar ortaklığıdır, iki veya daha fazla şahsın belirli bir miktar sermaye koyarak, birlikte iş yapmak ve meydana gelecek kâr veya zararı paylaşmak üzere kurdukları ortaklıktır. Mudarebe ise; bir tarafın sermaye diğer tarafın ise emeği üstlendiği belirli oranlarda kâr ortaklığına bağlı bir sistemdir. Mudarebede emek koyan kişi zarardan mesul değildir, zararı tamamıyla sermayedar kişi üstlenir. Risk yönetimi ise kişilerin kendisinin yapacağı değerlendirme veya danışman şirketlerle olur. Bu risk yönetiminde Katılım Finans Endeksi’ne uygunluğa bakılarak sermayenin hisseler, altın fonları, sukuk ihracatları ve diğer enstrümanlara yatırılması işlemidir.

İslam İktisadı (Katılım Bankacılığı) “Özel Finans Kurumları” adıyla 1985 yılında faaliyete geçtiler. Bu kurumlar 1999 yılında Bankacılık Kanununda yapılan bir değişiklikle Bankacılık Kanununun kapsamına alındılar. Bu çerçevede 2001 yılında, bütün Özel Finans Kurumlarının üye olduğu, bu kurumların sorunlarını tartışmak ve çözmek, ortak tutum almak, sektörü korumak, geliştirmek ve büyütmek, mevzuat, standart ve düzenlemeler geliştirmek amaçlı bir çatı kuruluşu olarak Özel Finans Kurumları Birliği (ÖFKBİR) adlı bir birlik kuruldu. Böylece Türkiye Bankalar Birliği (TBB) benzeri bir birlik oluşmuş oldu. Özel Finans Kurumların en sıkıntılı yılı 2001 yılı oldu. Zira sektörden biri (İhlas Finans Kurumu) topladığı fonları mevzuata aykırı bir şekilde kullandırarak hem kendisi ödeme krizine girdi hem de sektörü sıkıntıya soktu. Sektörün büyüklüğü yarı yarıya düştü ve neredeyse batma noktasına geldi. Süreç içinde devlet bir finans kurumuna müdahale etmek zorunda kaldı. Ardından tüm Özel Finans Kurumlarının dâhil olduğu Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) benzeri bir Güvence Fonu kuruldu. Böylece gerçek kişilerin tasarrufları belli bir tutara kadar sigorta kapsamına alınmış oldu. Bu güvence fonu sayesinde sektör rahatladı ve tekrar belli bir ivmeyle büyümeye başladı. Özel Finans Kurumlarının, 2005 yılında yeni çıkarılan Bankacılık Kanunu ile Katılım Bankası adını aldılar. ‘Banka’ statüsüne geçme ve ‘Katılım Bankası’ olarak adlandırıldı ve bu kurumlar için bir dönüm noktası oldu. Süreç içinde, Özel Finans Kurumları Birliği (ÖFKBİR) adı Türkiye Katılım Bankaları Birliği (TKBB) oldu ve Güvence Fonu da TMSF ile birleşti. Bu gelişmelerle birlikte katılım bankaları yeni isimleriyle yollarına devam etmeye başladılar. Günümüzde katılım bankaları, bütün bankalar gibi Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) gibi kamu otoriteleri tarafından denetlemeye tabidir.

Gelir eşitsizliğinin aşılması; toplumun ve devletin hızlı ve sürdürülebilir şekilde gelişmesi, kalkınması. Reel ekonomi sistemlerinin hayata geçirilerek işsizlik gibi sorunların en aza indirgenmesi, müşteri odaklılık katılım kurum ve kuruluşlarının müşteri odaklı olması ve onlara gerekli insiyatifler kullandırmasıyla konvansiyonel kurumların kişi ve kurumları onları zor durumda bırakacak şekilde taksitlendirme, taksitlerde gecikme sürelerinde olan cezalar neticesinde para odaklı bir sistemdir, uzun dönemli dayanıklılık, şeffaflık ve kapsayıcı yönetişim katılım kurumlarında paranızın nerelerde kullanıldığını ve nerelerde hangi işlemlere konu olduğunu görebilir ve bu işlemlerin nerelerde yapılacağı, ne kadar kar getireceği gibi kısımlarda kısıtlamalar koyabilir ve bunları takip edebilirsiniz.

Katılım Finans bilincinin artmasıyla katılım kurumlarının daha fazla gelişmesi ve bu kurumların kişi ve kurumlara sağladığı yararları, sermayelerinizin değerlendirme seçeneklerini daha da artırarak hem faiz hassasiyeti olan kişilere hem de faiz hassasiyeti olmayan kişilere yeni seçenekler ve yeni kollar açmış olarak toplum maslahatı ve kişi özgürlüğünü artırmaktır.

Katılım Finans Okuryazarlık Anketi

I.                   Veri Sorumlusu

Bu aydınlatma metni, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu(“Kanun”)’nun 10. maddesi ile Aydınlatma Yükümlülüğünün Yerine Getirilmesinde Uyulacak Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ kapsamında “veri sorumlusu” sıfatıyla, “TOBB İkiz Kuleler C Blok Kat: 5/6/7/20 Dumlupınar Bulvarı No: 252 (Eskişehir Yolu 9 Km.) 06530 Çankaya/Ankara” adresinde mukim 0589005350800014 Mersis numaralı, Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’nde 83408 sicil numaralı, Ankara-Maltepe Vergi Dairesi’ne kayıtlı 589 005 3508 vergi kimlik numaralı Kredi Garanti Fonu A.Ş. (“KGF”) tarafından hazırlanmıştır.

 

II.                Kişisel Verilerin Hangi Amaçla İşleneceği

Kişisel verileriniz; kurumsal iletişimin yürütülmesi ve geliştirilmesi, KGF’nin erişilebilirliğinin ve KGF ile ilgili algıların tespit edilmesi ile KGF’nin hizmet kalitesi, yararlanıcı memnuniyetinin ölçümlenmesine yönelik anket çalışmaları sağlanması, hukuki ve ticari güvenliğin temini, talep, öneri, memnuniyet, şikayet, itiraz gibi bildirimlerin kayıt altına alınarak incelenmesi ve gerektiğinde yanıtlanması, KGF’nin taraf olduğu hukuki süreçlerin yürütülmesi, KGF yerleşkelerinde güvenlik amacıyla kapalı devre kamera kayıtlarının alınması, KGF santral sistemi üzerindeki aramaların ve görüşmelerin kayıt altına alınması amaçlarıyla işlenmektedir.

 

III.            Kişisel Veri Toplamanın Yöntemi ve Hukuki Sebebi

Kişisel verileriniz; e-posta, KGF internet sitesi, KGF sosyal medya hesapları, faks, sms, CCTV, KGF santral sistemi vb. kanallar vasıtasıyla sözlü, yazılı, fiziki olarak ve/veya elektronik ortamda dijital ya da kağıt üzerinde toplanmakta ve saklanmaktadır.

 

Kişisel verileriniz; Kanun’un m. 5/2-(a) bendinde yer alan “kanunlarda açıkça öngörülmesi”, Kanun’un m. 5/2-(c) bendinde yer alan “bir sözleşmenin kurulması veya ifasıyla doğrudan doğruya ilgili olması kaydıyla, sözleşmenin taraflarına ait kişisel verilerin işlenmesinin gerekli olması”, Kanun’un m. 5/2-(ç) bendinde yer alan “veri sorumlusunun hukuki yükümlülüğünü yerine getirebilmesi için zorunlu olması”, Kanun’un m. 5/2-(e) bendinde yer alan “bir hakkın tesisi, kullanılması veya korunması için veri işlemenin zorunlu olması”, Kanun’un m. 5/2-(f) bendinde yer alan “ilgili kişinin temel hak ve özgürlüklerine zarar vermemek kaydıyla, veri sorumlusunun meşru menfaatleri için veri işlenmesinin zorunlu olması” hukuki sebeplerine; bu hukuki sebeplere dayandırılamayan durumlarda Kanun’un 5/1. Maddesinde belirtilen “ilgili kişinin açık rızası” hukuki sebebine dayalı olarak işlenmektedir.

 

IV.             Kişisel Verilerin Kimlere ve Hangi Amaçla Aktarılabileceği

Kişisel verileriniz; ilgili mevzuat hükümlerinin çizdiği sınırlar dahilinde, yukarıda belirtilen amaçların gerçekleştirilmesi ve ilgili mevzuatın getirdiği yükümlülüklerin yerine getirilmesi ile sınırlı olmak üzere KGF’nin anket hizmeti aldığı tedarikçi 3. Kişiler ile ilgili diğer kişi ve kuruluşlar ve adli ve idari makamlara aktarılabilmektedir.

 

V.                Kişisel Veri Sahibinin Kanun’un 11. Maddesinde Sayılan Hakları

Kanun uyarınca kullanabileceğiniz haklarınız;

 

§  Kişisel veri işlenip işlenmediğini öğrenme,

§  Kişisel verileri işlenmişse buna ilişkin bilgi talep etme,

§  Kişisel verilerin işlenme amacını ve bunların amacına uygun kullanılıp kullanılmadığını öğrenme,

§  Yurt içinde veya yurt dışında kişisel verilerin aktarıldığı üçüncü kişileri bilme,

§  Kişisel verilerin eksik veya yanlış işlenmiş olması halinde bunların düzeltilmesini isteme,

§  Kanun’un 7. Maddesinde öngörülen şartlar çerçevesinde kişisel verilerin silinmesini veya yok edilmesini isteme,

§  Kanun’un 11. Maddesinin (e) ve (f) bentleri uyarınca yapılan işlemlerin, kişisel verilerin aktarıldığı üçüncü kişilere bildirilmesini isteme,

§  İşlenen verilerin münhasıran otomatik sistemler vasıtasıyla analiz edilmesi suretiyle kişinin kendisi aleyhine bir sonucun ortaya çıkmasına itiraz etme,

§  Kişisel verilerin kanuna aykırı olarak işlenmesi sebebiyle zarar uğraması halinde zararın giderilmesini talep etme.